31 Mart 2010 Çarşamba

Erillik Kanunları...


erkekliği kanıtlama ve kadınlarla başetmeyi öğreniyim derken varolan detayların tümü.

(tenzih üzerine alınmayan herkes içindir, ince eleyip sık dokumamış, hatta genelleme yapılmamıştır)

çok küçük yaşlarda sendroma itilen tek cins .
daha 5 yaşındasınız ve aile büyüklerinin ,göster olm amcalara pipini ile başlayan bir girdaba giriyorsunuz. o yıllarda eğlenceli gözükebilen bu hadise çok şeyi değiştiriyor ve sizler en değerli uzvunuzu penis olarak belirliyorsunuz. ama kadınlar zekayı ,penisten daha elzem sayıyor ve piç erkekleri tercih ediyor. kadınların bi şey bildiğinden değil ,hazıra konmalarından kaynaklanıyor. çünkü; her kadın kendisinin yerine düşünen adamı daha çok tercih ediyor ve o kutsal kasesini kullanabilen her dişi sizi maymuna çeviriyor . rızaaaa uuwww sevgilimm beaan çok acıktım. sana makarna pişirebilirim! oysa anneniz rıza çöpler dökülecek evladım dediğinde girecek delik arıyorsunuz. sahi hangi kadın sizi doğurdu? bunu ayırt etmeyi ,hangi ölçerle tayin ediyorsunuz?
erkekler ağlamaz diye bir şarkıya kurban ettiğiniz bir vicdan harbi yaşıyorsunuz. yok olm ağlamıyorum gözüme duman kaçtı repliğini en delikanlığı olduğunuz zamanda bile çekinmeden dillendiriyorsunuz, oysa tanrı sol tarafına koyduğu o şeye biraz su damlasıda yüklemişti, sırf gerekli durumlarda ağla diye. rimel akma sorununuz bile yokken niye bunu böğüre böğüre yapmıyorsunuz? oysa kadınlardan daha güzel ağlıyorsunuz.
dizi filmlerde sevgilinizin ağız suyunu akıttığı esas oğlan oluyorsunuz bir anda, beyaz atkı takıp, siyah diz üstü paltolarınızla gördüm sizi bir ara .deli yürek sen meğer nelere kadirmişsin. neyi değiştiryorsun beyaz atkınla bilmiyorum ama sevgilin seni öpreken esas oğlanı düşleyecek kadar dudaklarını kullanmayı iyi biliyor. yetiyor mu ?yetmiyor. dedimya ,kadınlar kukla adamı değil, kuklalaşmayı seviyor.
siz olmadan dünya dönmüyor havanız yok mu? işte ona tiltim. sevgiliniz narçiçeği renginde dudaklarıyla karşınızda kahve yudumluyor , bir anda telefonunuz çalışıyor, ya şirketten ararlar ya okuldan. arayanlar nedense sizsiz bir iş yapamacak kadar mal insanlardır ama sizinle aynı işi yapıyor ya da aynı bölümü okuyorlardır. bu durumda olan ,senin telefonla yaktığın beyin bytlarına oluyor. sahi bu safsataya kaç kadın inanıyor.
sevgiliyi eve atma aşaması var ki, evlerden ırak . boş bir ev bulup sevgili atılıyor. canım gülümlü hoş sohbet en fazla yarım saat sürüyor, sonra penisiniz sadede geliyor. kız oouuum olmaz dediğinde bekaretin gereksizliğini açıklayan ilahiyatçı bile oluyorsunuz. sonra ne mi oluyor? tamir edilmiş kızlık zarlı hatunlar gene size düşüyor.
sahi bu tanrının sizi pandikleyen gizli eli olabilir mi?
eski sevgilimle anal yapardık diyip, dişi olmadık zamanlarda kıskançlık sendromuna itiyorsunuz ve tanrının kini en çok yüklediği bu varlık önünüzde domalıyor, can havliyle dişi dişi inliyor. sonunda ne oluyor? penis ucunuzda varolması muhtemel domates kabuğu. ve tüm hayaller suya düşüyor.anal seks hayal ama bel soğukluğu alışkanlıkla eş zamnalı gerçek oluyor.
şu sürekli cüzdanında prezarvatif taşıyan tipler; haberiniz yok olm, onun son kullanma tarihi var ve geçiyor. sizin diliniz karı sikerken , sikiniz oruç tutuyor. sence kaç kadın bunu geviş getirmeden yiyiyor? d) hiçbiri. oysa ağzıyla kamışınıza prezervatif takan dilberler her gece sizinle uyuyor. seninki gerçek gibi gözüken halüsüne haller. rüyan hep kamyon deviriyor. bunu yaparak beynin eşşeklik ediyor.
tam anlamıyla becerenleriniz yok mu, tabi ki var. yana döne kadın doğumcu masasında dölünü kazıtmaya yelteniyor. kürtaj cinayet değilmiş?sikiyim en hassas yerinden belanı. hemoroidini pandiklenesice, onun kalbi var ve atıyor. sahi, ölü çocuklarınız kanalizasyon dışında nereye gidiyor?
bir de kıskanan tipler var ki, işte orda dur. dışarı çıkma bugun necla, kafamı bozma. oldu sevgilim, sen ne dersen o. halbuki bir bilsen ,sadakat aptallıktır tezini kaç kadın yazıyor. sen neclam sıcak evinde benim aramımı bekliyor derken, neclan olmadığı kadar dişi haliyle sanal ,reel yazılıyor. sik boğaz etme sendromun, kafatasının ön fontonelinde iki boynuzun çıkmasına neden oluyor. neticede olan sana oluyor. necla'ya arada bir giren çıkan oluyor ve bundanda haliyle keyif alıyor.
ben aslında diye başlayan o cool ve karizma havalarınız yok mu, en çokta kadınlar orda gülüyor.entel takılmalarınız, ağzınızda bir pipo eksik halleriniz, kitap arkası kelimeleriniz ve nargile içmeyi elitliğe bağlayışınız, işte burda her şey sıfırı tüketiyor. eve gidince sanki her an röpteşambır giyecek dantel lugatınız ve kristal bardaklarda yudumlanmak için sizi bekleyen sek viskileriniz var . mına koyim sizi bekleyen tek şey ,rengi atmış pijama niyetine kullandınız t-shirtler ve kıçında paşabahçe yazan bardaklar ve gazı kaçmış içecekler. sahi lordum hafta sonu av için müsait misiniz? atları hazırlatayım diyorum.
ben hiç bir erkeğe benzemem edalı hallerinin ise yanından bile geçilmez, neyi inkar ediyorsunuz, hepinizin şifreli birer dosyası var porno arşivi yapıyor ya da porno sitelerinin amına koyuyorsunuz. neticede olayı hep erekte olmuş penisinize bağlıyorsunuz. eşşeği sağlam kazığa bağla derken atalar hiç bunu kast etmemişti.
sevgiliyi tuvalet önünde beklemeye ne demeli, azami 10 dk!. hesaba dökecek olursan , abi bu nasıl bir mesai!. üstelik elinde kırmızı deri çanta, oysa o karizma bir dilber uğruna böyle gavur malı gibi tüketilmemeliydi. sevgilini tuvallete becerme olasılığı olacak tek şey sifonun tutma yeri, o da elleyince kalkmıyor, penisin gibi.
götünüz yemediğinde kaçma halleriniz ise tam bir komedi; ben sana layık değilim düzmecesi. ee sevgili ,buna ne zaman karar verdin? genelde uzun zaman öncedir. o halde dün gece götünü yaladığın bu kadın değil miydi? nedir şimdi bu ajdar ezikliği.sana yetemem , beni zorluyorsun ,çünkü sen zorsun. kaç kadın götüyle gülüp, hamleni geçmişine eksi puan olarak ekliyor. letal dozu bilmeyen gözünüze sokiyim.
holiganım, bak çılgın atıyorum diyenler için; futbolcuların adını soyundan daha hızlı sayıyorsun.arda sinemle paraları zilli barda götürürken sen magandalığınla kodesi boyluyorsun.tek kurşunla 3 can alabiliyorsun. 3 kuruşa it kırkacak pozisyondayken ya maç biletini ihmal etmiyor ya da idda oynama hastalığına yakalanıyorsun. abi galatasaraya nasıl koyduk ama geyiğini döndürürken kendine hiç adil davranmıyorsun. evde karı zoruyla salata yaparken, elindeki bıcak eşşeğin sikine kelebek konmuş gibi eğreti, döner bıçağını gayet ergonomik bir aletmiş gibi tutuyorsun.
bu zamana kadar gördüğüm en idöl erkek babamdı, o da üvey annemin, hikmet çocuğun altına bak dedğinde bitti.
sizi severek okuyan , izliyen, sırt dayıyan, uyuyan ve sizinle olmak için can atan onca kadın varken, biraz zaman harcadıktan sonra başağrısına neden olan penisinizle var oluyorsunuz.
kısacası; kadınlar için yeni bir çığır açın, tıp bu baş ağrısına çözüm ürettiği ağrı kesicelerin bir işe yaramadığı hissine kapılıyor. sırf kamışınız girecek bir yer arıyor diye dişi en geçerli bahaneyi üretiyor yani başı ağrıyor. çözümsüz kalan tıp sizin yüzünüzden bilim adamlarını işten kovuyor.
siz göbeğinize milyonlarla ifade edilen sprem attırırken, ben aspirin içmeye devam edicem.
kısacası; kese kağıdı bulup nefesimi ve midemi kontrol edicem , olmadı kusmaya yeltenicem.

dört kitaba sıvmayan delikanlılığınızı sünnet ediyorum.

minnet borcu: bu yazıyı yazmamda emeği geçen sevgilisini 100 şiş darbesiyle şişlemeyi öğrenecek olan fioana'ya, tüm bencilliklere, legal sömürülere, teşekkürle...

Büyüyünce Fenomen Olucam!


Evet büyüyünce fenomen olucam.
Yedi yaşında olmaya karar vermiş gibi davranıcam, tek hayalim buymuş gibi anılar anlatıcam. bir sabah uyandığımda aklımda bir ışık belirdi diye başlıycam tüm konuşmalarıma. Ağzı açık beni dinleyenlere yedirecem de, yediricem. Bu işe gönül vericem.

İlkeli , adil, saklanmış şeyleri deliğinden bulup çıkaran, katilleri ezip, kayıpları arayan, yanında 1 adet hukukçu, 1 adet pskiyatr taşıyan müge anlı olucam . Sinirlenince elimdeki kağıtları döküp saçıcam, saçlarıma her gün fön çektirip, dizaynı hoş kıyafetler giyicem. Topuklu ayakkabılarımın üzerinde seke seke yürüycem. İsmini vermek istemeyen ama telefonla yayına bağlananlara kan kusucam ‘’neden kendini saklıyorsun ulan pişpirik’’ diye bağırıcam, tıpkı müge anlı gibi. Gerektiğinde hukukçu, gerektiğinde gazetecilikten dem vurucam. Ben müge anlıyım saksı değilim diye popüler çıkışlar yapıcam. Ve kaliteli bir ivme kazanıcam.

Belki bir ara ,seda sayan gibi olmaya merak salarım. Potoks’lu gözlerim açık kalacak dinlediklerim karşısında. ‘’ayol,anacııım, banim halkım’’ diye sözlerime başlıycam. Beni dinlemeyip aralarında dedikodu yapan mahalle karılarını stüdyo’dan kovucam. ‘’Reklamlarrr’’ derken işaret parmağımı dudak kenarıma dayıycam. Ses fonetiğimde ‘’R’’ harfinin üzerinde zıplıycam, bastırıcamda bastırıcam. Kadınların yanında erkeklerin karşısında olucam. Tavsiyelerde bulunucam, kocasından dayak yiyen tüm kadınlara’’elin armut toplamasın o sana vurunca sende ona giriş anacım’’ diyicem. Çocuk doğurma özlemimi seyircilerin çocuklarını yalayıp yutarak gidericem. Programımı tüp bebekçi doktorlarla doldurucam. Kolsa oxi eyşın’a çağın buluşu gözüyle bakıcam. Televizyonları başında beni seyreden kadınlara tencere altı yaktırıcam. Ve kaliteli bir ivme kazanıcam.

Tüm bunlardan sıkılınca esra erol olucam. Kadınlara koca, erkeklere sığınıcakları bir kuytu delik bulucam. Programda nikahlar kıydırıp nikah şahidi olucam. Şahit misiniz sayın erol diyen nikah memerunun yüzüne yüzüne ‘’eeevvveeet’’ diye bağırıcam. Dip boyası gelmiş kadınların aradığı ‘’böğrü kıllı’’ erkekleri elimle koymuş gibi bulucam. İki ev bir arabası olan erkekleri kendime saklıycam. Orkestra’ya çalın bir şey’de havamızı bulalım ayol diye bağırıcam. Gerdan kırıcam. Kameramanı ‘’bakın bu oğlumuzda bekara’’ diye afişe edicem. Çifte kumru olmayan insan bırakmıycam yeryüzünde. Sürekli anne ve babamın anılaraını anlatıcam. Ve kaliteli bir ivme kazanıcam.

Dört katlı yalı kıvamında evlerde oturup, fakirin yediği lokmayı saymayı öğrenicem. 400 çift ayakkabım varken, ayakkabısı delik insanların haline yanıcam.asgari ücreti’in düşüklüğünden dem vurup bir adet yüz nemlendiriciye 600 tl sayıcam. Sikim daşşağıma denk’ken dinlediğim hayat hikayeleri karşısında ağladıkça ağlayıp rimellerimi akıtıcam.

Ben fenomen olucam. Hayatın ne kadar ibne anılarla dolu olduğunu dinledikçe anlıycam. Parmak sallayıp ‘’anlamıştık zaten’’ diye hayıflanıcam.

minnet borcu: bu yazıyı yazmamda emeği geçen tv çılgınlıklarına, nöbet sonrası kanepe keyfine, ismini vermek iztemeyen izleyecilere, reyting kahramanlığında kullanılan annelere, kayıplara, katillere,çocuk özlemi çekenlere ve makyözlere, tv kumandasına, zaping yapabilen parmaklarıma,çivisi çıkmış dünya'ya teşekkürle...

30 Mart 2010 Salı

Çok tatlısın dedi. Hayretler içerisindeydim. Sene 2010'du ve ben süleyman demirel taklidi yaparak bir kızın aklını almıştım. "bi daha yap hadiii" dedi. Yok yok bu kız kesin salaktı. "ee hadi" diye ısrar etti. "petrol vardı da biz mi içtik" dedim, kahkahalar atarak güldü. Çok komik olduğum üzerine kıvrak zekamı öven şeyler söyledi. Bunları söylerken teması bırakmadı, ona dayalı olan koluma sürekli olarak elinin içiyle şaplaklar attı ve ara ara okşadı kolumu. Bu salak hatun kesinlikle sarkıyordu bana, "çok tatlısın" diyerek bir makas kopardı utançtan kızarmış olan yanağımdan. "hehehe" diye güldüm.. Yarım saat önce tanışmış olduğum bu kız adamı hatırlamakta zorluk çeken haller içerisinde sadece süleyman demirel taklidinden ötürü bayılıvermişti bana. Bense ne olduğunu dahi anlamamıştım. Ya birisi benimle çok pis taşak geçiyordu ya da bu kız basitin de basitiydi. Lavabo'ya gitmek için izin istedim, sağolsun verdi. Lavaboya doğru giderken "lan ben ne içtim ki süleyman demirel taklidi yapacak kadar kafa oldum, hadi ben malım yedim bi bok. bu devirde bu taklitler iş yapar mı amk? yok yok kesin sikiyorlar beni" gibilerinen ağır bir şüphe içindeydim. İşerken yine aynı tereddüt içerisindeydim, ellerimi yıkarken de...


Msaya döndüm. Oturur oturmaz "peki dedi necmettin erbakan yapabiliyor musun?" diye sordu. Her ne kadar aptal olsa da türk siyasetinin yakın tarihine hakim sayılırdı. Beklemeden yapıştırdım "oyları rifaha virin" elimle refah partisinin hareketini de çekmeyi ihmal etmedim. Kız neredeyse altına işeyecekti, anlam veremiyordum, hatun resmen gülme krizine girmişti. Şaşkınlık dolu gözlerle izliyordum bu manzarayı. Karnını tuttu, ardından göz yaşlarını silmek için doğruldu. O ara dengesini kaybetti ve yanımdan kayıp yere düştü. Gülmekten sandeyelyeden düşmenin sadece abartı bir kullanım olduğuna inanan birisi olarak bu kızın su katılmamış salak olduğuna ikna olmuştum. Yerden kalktı "bana ne yaptığını görüyor musun :(" dedi. Hayretler içerisindeydim. karı konuşurken smiley yapmıştı. Bir an için suratının ortasında beliriverdi bu smiley. silkelendim, üstüste iki nokta ve parantez aç işareti suratının tam ortasında duruyordu. Hayır dedim böyle bişi olamaz, imkansız.. Gözlerimi ovaladım ve "çok içtin mayki, çok içtin eve dönmelisin artık, hayır eve donme kız hasta sana, yok mayki eve gitmelisin, hayır gitme" diyerek kendimi telkin etmeye çalıştım. Ne oldu iyi misin diye sordu. İyiyim artık kalkalım mı?

Bardan çıktık, istiklali tek kelime konuşmadan arşınladık. Ben yol boyunca smiley olayını düşünürken o süleyman demirel taklitleriimi hatırlayıp gülmeye devam etti. Bunu yaparken türk insanına mahsus bir iç güdüyle "ay sen manyaksın" diyerek koluma vurmayı da es geçmedi. tepki vermedim. umursamadı da zira eğleniyordu. taksiye bindik benim evim onunkine ters istikamette olsa da bırakmak adettendi. o da kafasına göre bir plan yapmıştı. taksiye biner binmez "bu gece bendesin haberin olsun" dedi. "ya işlerim var aslında" dedim, "o yüzden mi tek basına bara geldin" dedi. vay anasını gece boyunca verdiği en zekice cevaplardan bir tanesiydi bu. "ya bilmem ki" diye karşılık verdim. "tamam uzatma yahu" diyerek koluma girdi ve başını omuzuma dayadı. emrivakiye "ya" ile başlayan cümlelerle karşılık verince insanın karşısındaki salak olsa da bu, sağlıklı bir defans olmuyor.

Yol bitmiyordu. arasından hızlıca geçtiğimiz insanlar, mağazalar, arabalar hepsi ağırlaşmıştı. kafamdaki düşünceler, yaşadığım bu gece, yaptığım taklitler, omuzumdaki 3 kiloluk ağırlık, hepsi bana uzak geliyor; düşündükçe daha da anlamsızlaşıyordu. ne yapmıştım ben? nasıl bir parodinin içerisindeydim? nasıl bu kadar salak bir anıya konu olabilmiştim? ayaküstü salağın salağı bir kız tarafından eve atılmak üzereydim. allahım biz erkekler ne kadar da aptalız? ne kadar salak mahluklarız?


Sessizliği takisici böldü, nereden abi? omuzumdaki üç kiloluk aptal ağırlığa baktım. uykuya dalmıştı. "ilerdeki çarkıfelekten geri dön abi" dedim. "çarkıfelek?" diye karşılık verdi taksici. ya "u" işte, u'dan geri dön dedim. hee tamam dedi ve çarkıfelekmiş tey allam diye ağzının içinden taşşak geçerek u dönüşünden geri döndü. bize doğru yol alıyorduk, yani benim evime doğru. içim çok az da olsa ferahlamıştı. gece umduğum kadar aptalca bir anıyla bitmeyecekti. bize gidecez, kızı bir şekilde uyandırıp eve götürcem ve yatagıma yatırdıktan sonra salondaki kanepeye talim edecektim. öyle de oldu.

eve vardığımızda kızı uyandırıp eve kadar taşıdım. yatağıma yatırıp kanepeme gittim ve hafifçe uykuya daldım. sabah uyandığımda peçetenin üzerine o zamana kadar gördüğüm en güzel el yazısıyla yazılmış ufak bir not buldum; "herşey için teşekkür ederim sülo". "herşey ayrı yazılır mal" diye geçirdim içimden. sonra tekrar uyumaya çalıştım. olmadı, beynimi sinsice kemiren o aptal düşünce uyumama izin vermedi; kafamı sikiyim naptım lan ben...

kalktım aç karnıma bir sigara yaktım, babam hep orospu kahvaltısı derdi buna. gülmesedim, "ege bir yunan gölü değildir, ege bir türk gölü de değildir, binanaleyh ege bir göl değildir" diye bir taklit de kendi için yaptım. komikti..

Barış Çubuğu


maltepe;
bir semt adı deyip geçmeyi ne kadar çok isterdim..
oysa bu maltepe'nin ömrümde çok meramı vardır. hatrı büyüktür. o yüzden ezip geçemeyeceğim, şimdi olsa içip geçebilir miyim bakın orasını bilmiyorum.
kolej yıllarımız vardı bir ara, resmen sıkı yönetim şartlarında okuyorduk. ulan banyoda ki sıcak suyu neden bitirdin diye saç baş yolunur mu, yoluyorduk. sonra da barış sürecini belirliyorduk. kolej mekanlarında gruplaşmayı fark eden yönetim saçlarımızı sıfıra vuracak kadar kitleleşmeye karşıydı ama ne oldu? ben nermin ve tayfasını bakışlarımla her akşam yemeğinde taciz ediyordum. Sabah ezanında uyanıp intikam abdestini alıyor dayıyordum suratına kundura boyasını adına şaka diyorduk! Yatağa az işetmedim bu naçizane topluluğu. At’ın intikamı derler ve bana aynı mualemelyi çekerler diye üç ay gözümü kırpmadım dayadım pharmaton’u, gözler faltaşı. Anamı koynuna koysanız uyumam o derece geçtim uykudan. Nermin hadisesi anlatmakla bitmez, neyi anlatayım, yıkayıp astığı sütyenlerinin kopçasını dişimle ezdiğimi mi?,staj rotasyonlarını değiştirip yok yazılmasına sebep olduğumu mu?,uzar gider. Bizim nerminle buluştuğumuz tek mekan tilki çıkaracak kadar duman altı olan tuvaletlerimizdi. Sigarayı çektikçe iki büyük devirmiş gibi olurduk kafa dumanlı ben Leyla, Nermin gözümde mecnun olacak kadar şirin gözükürdü. Nermin zor zamanımda , zulaladığı Maltepe paketini benimle paylaştığı gün şirinlik muskası takmışa döndü, anında alnında bir şeytan tüyü belirdi. İşte o gün aramızda esen sıcak hava dalgasının dostluğu eşek kadar olduğumuz bu zamana kadar yansıdı. Şimdi feysbuktan beni bulamaya çalışıyor.
maltepe bildiğin ‘’barış çubuğu’’ imiş arkadaş!
Maltepe sen nelere kadirsin! zevkli şartlarda bizi dünyaya getiren ailelerimiz nedense bizi hep zor şartlarda okuturdu ve biz fakirdik( aha vurdum)inanır mısınız bilmem ama tüm kolej nufüsu fakirdi. ve maltepe bu ezikliğimize eşlik eden dudak orgazm aracıydı. iç içebildiğin kadar, su'dan ucuz. gün geçti zaman geçti eve gittim.o saltanatını süremediğim, havasını dirhem atamadığım kolej yıllarım bitti, baba evine döndüm. alışkanlık bu işte ben hala maltepe ile aramdaki samimiyeti bitirmiş değilim. Bi rgün kaçamak içime çekişlerde evin reisine yakalandım. paketi fırlattı suratıma, yemedim yedirdim mevzusuna girdi, psikolojimi haşata çevirdi. toparlanacak hal bırakmayana kadar konuştu ve son cümle; ''utan, utan, birde kolej mezunu olacaksın'' en çok bu içime işledi.karşılığını veremdiğim onca hakaret var ortada. en önemlisi de sanki maltepe'yi içmemişte , onunla iş üstünde yakalanmışım gibi görünen bu zina beni yerle bir etti. babam hala aynı replikte ama''utan, utan kolejli olacaksın''...
iyi'de babam, sen hiç bitli kolejli gördün mü?
(topumuz bitlendik, maltepe ile keyiflendik)

baba, anlamış olmalıydın sen!

Hakkımızda...

Anlamıştık zaten !!!

Tarihçemizi belirlemek için çok kapı aşındırdık ama derdimize derman saçları yağlı bir tarihçi bulamadığımız için zaman boyutunda size yardımcı olamayacağız. Biz bir gün kendimizi kurmaya karar verdik. Blog adımızı belirlerken henüz kendi isimlerimizi bile bilmiyorduk.Biz iki kişiyiz, iki tane halusüne şey(h). Biraz dem vuracağız, gündemden, aysun kayacı'dan, okul uzayınca teklif eden kızlardan, akbilden, fahriya ablalıktan, beyonce'den girip dar boğazdan çıkacağız. Bunu bazen bir rafadan yumurta eşliğinde, imam ve abdest suyu içeriği taşıyan çay ve kahvemizle bazen ağız ishali boyutunda bize eşlik eden lugatımızla yapacağız. Edep klişelerini görmediğiniz yerde anne ve babalarımıza ulaşıp bizi şikayet edin diye açık adreste vereceğiz. Müptezel olma yolunda eğiliminiz varsa bu bizim değil sizin sorununuzdur. "Yok ben okumayacaktım, tedasüfen rastladım, arkadaşıma bakıp çıkacaktım" gibi uzayan laflar ederseniz biz de neticede ''uza'' demeyi 4 yaşında öğrendiğimizi size gösterebiliriz. Bizi izlemeye devam edin, çok şukela, entel, aforizma tadında şey(h)ler yazacağız teminatını kesinlikle vermiyoruz. Okuyun ve sonra oturduğunuz yerde gerinin, öfkenizi kontrol edin, gülme sesinizi sağırlık desibeline göre ayarlayın ve ''anlamıştık zaten'' deyin. burada her şey bedava. Bu kuruluşun saygın bir prestiji vardır, kar marjı gütmez ama ''ulan bizi okuyan okul ve iş arkadaşlarımız var sil o yorumu'' diye baskıcı bir tutum sergileyebiliriz. Üzgün olduğumuz vakitlerde teskinleriniz, olmamış abi uyarılarınız hiç bir zaman dikkate alınmayacaktır. çünkü; burası bizim!
anlaşıldı mı?

Anladılar bittabi anlamadılarsa da burdan devam etsin kuzucuklar...

İşe temiz gitmek için geceden duş alıp yatan lakin sabaha hayvan gibi terleyen yurdum insanını çok zaman önce ziggurat yapımına piriket taşırken etraftaki belden üstü çıplak asenaları izleyerek ağız suyu akıtan afro amerikalıların zamanından da önce anlamıştık. Tarkanı, küçük ibonun şirret yengesini, şipşak makarnayı, yemeğin salçalısını, kadının kalçalısını, tayyib'i, sezer'i. cumhur'u, önal'ı, amelie'yı türklerin çekse porno film olacağını hepsini kendini gerçekleştirme üsulleriyle çok daha öncesinden anlamıştık zaten. Anlamıştık da sizin her birinizin tek başınıza cihana bedel muhteşem varlıklar olduğunuzu bildiğimizden dile getirmiyorduk, içimize atıyorduk, sizi üzülsün istemiyorduk. aslında her birinizin asker olarak doğdugunu gözardı da edemiyorduk hafiften korkuyorduk ama baktık ki başınızıdaki gocuklu celep'in "tohumlarına para mı saydım" hallerine aldırmıyorsunuz, baktık ki minareyi çalıp kılıfını hazırlıyorsunuz, baktık ki müfredatı pek siklemiyorsunuz, baktık ki insan olmayı iki bacak üstünde durabilmeye addediyorsunuz -ayıları özellikle tenzih ederiz- dedik hele bir gaflet içine düşelim biribirimizin adını dahi ögrenmeden blog işine girelim.. Maksat halusüne şey(h)ler olsun, ayak kokusu gibi kokan şey yeter ki doritos olsun. Sağlığa zararına düşünmeksizin büyük bir afiyetle yiyeni hatta ağzına tepiştirerek tüketeni illa ki bulunur. Çok fazla yalnız olduğumuzu düşünmüyoruz bilakis gülmeye, gündeme, gerçeklere ihtiyacı olan aklı başında insanların varlığını bildiğimizden bu işlere girişiyoruz.

Saygılarla...

Anlamıştık zaten...